Çalışma ortamı ve çalışma yaşantısı; insanın kendini var etmeye çalıştığı, bu nedenle, rekabet, çatışma, iletişim, paylaşım, başarı ve takım çalışması gibi pek çok durumun karşımıza çıktığı genel bir alandır.
Mobbing, Türkiye’deki adıyla “işyerinde psikolojik taciz” ya da Türk Dil Kurumunun tabiriyle “bezdiri” son yıllarda literatüre girmiş ve bu konudaki davalar artmaya başlamıştır.
İşyerinde psikolojik taciz (mobbing), çalışma ortamında gerilimli ve çatışmalı bir durum yaratan psikolojik tüm nedenlerin oluşturduğu, iş huzurunu bozan, çalışanların iş verimi ve doyumunu olumsuz yönde etkileyen bir husustur.
Aynı zamanda, bir işyerinde çalışanların veya işverenin o işyerinde çalışan diğer kişi veya kişileri rahatsız edici, ahlak dışı ve sistematik söz ve davranışlarla taciz ettikleri; karşı psikolojik şiddet uyguladıkları bir süreçtir. Amacı, iş ortamında istenmeyen veya yıpratılması veya önünün kesilmesi düşünülen kişilere karşı, çeşitli baskı ve yıldırma uygulayarak, çalışanların direncini kırıp işten ayrılmalarına neden olmaktır.
Mobbing; haksız suçlamalar, ima, kinaye, dedikodularla itibarı sarsma, küçük düşürme, taciz, duygusal istismar ve taciz uygulayarak işinden uzaklaştırmaya bezdirmeye iten kötü niyetli bir davranış modelidir. Bu durum, doğrudan veya dolaylı olarak yapılan planlı, hesaplanmış, bilinçli ve saldırgan davranışları kapsar.
Bir davranışın psikolojik taciz diğer deyişle mobbing sayılabilmesi için, davranışın kasıtlı olması, sistematik biçimde tekrarlanması ve bu davranışın belli bir süre devam etmesi (haftada bir ve altı aydan bu yana devam ediyor olması) gerekir.
Anayasa’nın 49. maddesinde, herkesin çalışma hakkı ve ödevi olduğu, devletin yükümlülükleri arasında, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almak olduğu sayılmıştır. Ayrıca, Anayasa’nın 56. maddesi gereği, devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.
4857 sayılı İş Kanununda doğrudan düzenleme olmamakla birlikte, bu Kanunun 24. maddesinde, işveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa, işçinin haklı nedenle iş akdini feshedebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, ‘işçinin rızası dışında görev yerinin değiştirilmesi, daha vasıfsız bir işi görmesinin istenmesi’ (İş Kanunu m. 22), ‘işyeri uygulamalarından yararlandırmada, yükseltilmede, ücrette farklılık yaratılması’ (İş Kanunu m.5) gibi hususlar da mobbing kapsamındadır.
Mevzuatta mobbinge açıkça yer verilen hüküm 6098 sayılı Türk Borçlar Hukukunun 417. maddesinde yer almaktadır; “İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.” Bu hükmün, kamu görevlilerini kapsamadığı açıktır.
Ancak, 2012 yılında yürürlüğe giren, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun amacı, “işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlenmesi” olarak belirlenmiştir. Anılan Kanun, kamu ve özel sektöre ait bütün işleri ve işyerlerini kapsamaktadır. Bu Kanun kapsamında çalışan, “kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişi” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, kamu görevlileri bakımından da koruma sağlanmıştır.
Yine 2011 yılında yayınlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu Genelge ile kamu ve özel sektör ayrımı yapılmaksızın, işyerinde psikolojik tacizle mücadelenin öncelikle işverenin sorumluluğunda olduğu, işverenlerin çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemleri alması gerektiği belirtilmiştir.
Kamu görevlileri açısından psikolojik taciz, genellikle kurum veya kuruluş içindeki “hiyerarşi ilişkisi”nden doğmaktadır. Hiyerarşik amir, hiyerarşi gücünden kaynaklanan bazı yetkilere sahip olması (disiplin cezası verebilme, atama veya nakil isteme, astın üst amirin emirlerine uyması gereği gibi) nedeniyle psikolojik taciz uygulayabilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 10. maddesinde, amirin maiyetindeki memurlara eşit davranma yükümlülüğü düzenlenmiştir. Amir memurlarına hiçbir ayrımcılık yapmadan eşit davranmak zorundadır.
Anayasanın 74. maddesine göre, vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 25. maddesi gereğince, kamu görevlilerinin, amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari işlem ve eylemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkı vardır. Şikayet sözlü ya da yazılı olarak, en yakın amirden başlayarak silsile yolu ile şikayet edilen amirler atlanarak yapılır.
Danıştay, bir kararında atandığı tarihten itibaren kendisine karşı yürütülen taciz (mobbing), bıktırma ve yıldırmaya yönelik eylem ve işlemlerin, öğretim üyesinin manevi yapısını olumsuz olarak etkileyecek ağırlıkta bulunduğundan, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle üzüntü ve sıkıntı yaşayan öğretim üyesine manevi tazminat ödenmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararını onaylamıştır. (Danıştay 8.D., 16.04.2012, E.2008/10606, K.2012/173)
Kamu görevlileri, bu süreçte, Kamu Görevlileri Etik Kuruluna, Kamu Denetçiliği Kurumuna, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvuruda bulunabilirler.
Türk Ceza Kanunu’nda mobbing hakkında açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Fakat Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, bu duruma en yakın hüküm olarak görülebilir. Kanun koyucu, bu suçta, huzur ve sükunu bozmak amacıyla bir kimseye ısrarla gerçekleşen ‘telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasını’ cezalandırmaktadır. Israr ve başkasını rahatsız etmek maksadını taşıyan elverişli her durum bu suç kapsamında değerlendirilebilir. Elbette cinsel taciz gibi hukuka aykırı başka davranışlar da varsa, bu farklı suçları oluşturabilir.
Sonuç olarak mobbing tazminat gerektiren, unsurları varsa suç oluşturan bir durumdur. Diğer taraftan çok kapsamlı ve çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Şartları varsa, tazminat davası açılabilir ve konu hakkında şikayetçi olmak mümkündür.
Faydalı olması dileğiyle,
Av.Aslıhan Gürbüz Sevim - Av.Hasan Emre Çavuşoğlu
#mobbing #psikolojiktaciz #işkanunu #işçi #kamugörevlisi #memur #tazminat #cezahukuku #borçlarhukuku
Yararlanılan Kaynaklar
Comments