Aslında “hukuki dinlenilme hakkı” ceza hukukunda sıkça adını duyduğumuz, “silahların eşitliği ilkesi”nin özel hukukta diğer deyişle medeni hukukta, yani kişiler arasındaki uyuşmazlıktaki (alacak, tazminat, kira boşanma, sözleşme) bir yansımasıdır.
Anayasa’nın 36. maddesine göre, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”. Bu hükümde, hak arama hürriyetinin, yargıya ulaşılabilirliğin sağlanması ve ilgililere yargılama sürecinde hukuki dinlenilme hakkının temin edilmesi şeklinde iki yönüne yer verilmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkı, yargılama sonucunda hukuki durumu etkilenecek kişilerin, yargılama hakkında bilgi edinmelerini, kendi açılarından açıklamada bulunmalarını, yargılamaya etki edebilmelerini ve yargı mercilerinin bunları dikkate alıp değerlendirerek, gerekçeli karar vermesini sağlayan, sürpriz kararlarla karşılaşmanın önüne geçen bir temel hak ve yargılama ilkesi olarak karşımıza çıkar.
Anayasa tarafından korunan bir temel hak olması sebebiyle söz konusu hakka aykırılık aynı zamanda Anayasa’ya aykırılığı da oluşturur.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da bir unsuru olduğundan, hukuki dinlenilme hakkına aykırılık aynı zamanda adil yargılanma hakkının da ihlali sayılır.
Hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak, taraflara iddia ve savunmalarını ispat ve diğer tarafın ileri sürmüş olduğu maddi vakıaları tartışabilmek ve onları çürütebilmek amacıyla delil gösterebilmelerine olanak tanımak, mahkemenin, yargılama süreci içerisinde yerine getirmesi gereken en temel ödevlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hukuki dinlenilme hakkı ve bu hakkın unsurları Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Bu hükümde;
yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması (m. 27/2, a),
açıklama ve ispat hakkı (m. 27/2, b),
mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi (m. 27/2, c) şeklinde üç prensip düzenlenmiştir.
İlk olarak, tarafların hem yargı organlarınca yerine getirilen, hem de karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri bir zorunluluktur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, hukuken uygun değildir.
Bu hakkın ikinci prensibi, açıklama ve ispat hakkı olarak karşımıza çıkar. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar.
Üçüncü prensip olarak, yargı organlarının, tarafların iddia ve savunmalarını, tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi gerekir. Bu değerlendirme de, kararların gerekçesinde yapılır. Yargı organları, her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, hangi maddî ve hukukî sebeplerle karar verdiklerini gerekçelerine belirtmek zorundadırlar. Oluşturulan karar, hukukun genel ilkelerine, mevzuata ve yerleşik içtihatlara tamamen aykırı ve sürpriz sayılacak nitelikte olmamalıdır.
Kaldı ki; Anayasanın 141/3. maddesi “bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” emredici hükmünü içerir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasının 3. bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da bir gereğidir.
Konuyu, hukuki dinlenilme hakkını, en açık şekilde dile getiren Hakan Pekcanıtez’in makalesinden açıklamayla bitirelim;
“Hükmün verilmesinden önce, bu hükme esas olabilmesi için mahkemeye sunulan tüm bilgi ve belgelere karşı açıklama yapabilmeyi, meramını anlatmayı gerektirmektedir. Açıklama yapma hakkı hem diğer tarafın veya ilgililerin ileri sürdüklerine karşı koymak hem de onlara karşı başka yeni açıklamalar ileri sürmek şeklinde olabilir. Bu anlamda taraf ve ilgililer ileri sürdükleri iddia ve savunmalarını dayandırdıkları ve kendilerini haklı gösterecek vakıaları bildirmek, bunların doğru olduğunu açıklamak ve gerektiğinde delil sunmak hakkına sahiptir. Davanın tarafları ve diğer ilgililer hükmün temelini oluşturan tüm konularda hukuki dinlenilme hakkına sahiptir. Vakıalar ve deliller hakkında açıklama imkânı verilmemesi hukuki dinlenilme hakkının ihlâlidir.”
Bazen derin bir nefes alıp yeniden başlamak gereklidir. Her adli yıl başlangıcı da o derin nefeslerin alındığı zamandır. Yeni adli yılın hepimize hayırlı olması dileğiyle…
“Yaz geçer, yine gelir.
Yaz geçer, iyi gelir sözcükler." (Murathan Mungan)
Av. Arb. Aslıhan GÜRBÜZ SEVİM
Eylül 2024
Yararlanılan Kaynaklar
Commentaires